İçimde ki küçücük hayatları kesip alıyorlar sanki. İliklerimde dolanıyor ayrılığın sancısı. İstemediğim bütün hüzünlerin içine düşüyorum vakitsiz. Kendimle kaldığım yerde hep kendimsiz insanlara tutunuyor ellerim. Sevmeseydim keşke dediğim her sabahın sonuna yinede iyi ki sevdim sözleri düşürüyorum pişmanlılarımı unutarak. Umut ayrılığa boyanıyor uzattığımda ellerimi.
Yaz geliyor dallara. Ekşi eriklerinden yediğim ağaçların çiçekleri dökülüyor. Benim içim sancılanıyor. Her gidişte bir yanımı buduyor insanlar umarsızca. Her gidişte bir beni düşürüyorlar toprağa; kendilerini alıp giderken. Bugün batan güneşe hıçkırıklarımdan sürüyor ismini kalbime yazmış bir seven. Fark etmeden gözlerime dokunduruyor yalnızlığımı. Kafamın içinde bin bir soruya dönüşüyor anılarım. Sevdin mi dediğim her sorumun yanıtı oluyor sanki sevilmemek. Bana ağlamak yakışıyor sevdiğim yokluğunda bir hüzün bulmak yakışıyor. Dar geliyor hayat; nefesime zincirlerini geçiriyor Azrail. Anlat bana diyorum, anlamayacağımı bilerek. Dindir bu yenilmişliğimi. Umutlarından sür acılarımın üzerine. Sev beni. İçimde kopan kıyametleri görerek sev ve artıp duran pişmanlıklarımın bir yanından tutup kaldır beni pişman olmayacağım gözlerinin derinliklerine. Yalnızım sevdiğim ölmek teselli eder mi içimi? Bitirir mi bu kimsesizliğimi.
Akşam iniyor bulutlarıma bak. Yağmur yağıyor Ankara'nın caddelerine ben senle yürürmüşüm gibi adımlıyorum odamın sensizliğini. Yüreğimi kesip duruyor mesafeler. Ve özlemlerime noktasını koyamıyor kavuşmaya işaretlenmiş takvimler. Yanağıma yağmurlar sür sevdiğim içinde az ferahlık olan yağmurlar sür. Bugün ihtiyacı var yalnızlığımın, yalnızlığına. Bugün ihtiyacı var yarım kalmışlığımın, yarım kalmışlığına. Hüzünlerimi sarmala sevdiğim, gözlerimin kıyısından eksilmeyen yaşlarımı kurut mesafesi yürek olan şehirlerinden. Bugün sev beni sevginin en gerçeğiyle. Mevsim bahar sevdiğim, hüznüm de ayrılık var, gönlüme dar geliyor bu yüzden bütün mekânlar. Gel ve kurtar beni. Gözlerime hüzün kaçtı, uyut beni.
Yaz geliyor dallara. Ekşi eriklerinden yediğim ağaçların çiçekleri dökülüyor. Benim içim sancılanıyor. Her gidişte bir yanımı buduyor insanlar umarsızca. Her gidişte bir beni düşürüyorlar toprağa; kendilerini alıp giderken. Bugün batan güneşe hıçkırıklarımdan sürüyor ismini kalbime yazmış bir seven. Fark etmeden gözlerime dokunduruyor yalnızlığımı. Kafamın içinde bin bir soruya dönüşüyor anılarım. Sevdin mi dediğim her sorumun yanıtı oluyor sanki sevilmemek. Bana ağlamak yakışıyor sevdiğim yokluğunda bir hüzün bulmak yakışıyor. Dar geliyor hayat; nefesime zincirlerini geçiriyor Azrail. Anlat bana diyorum, anlamayacağımı bilerek. Dindir bu yenilmişliğimi. Umutlarından sür acılarımın üzerine. Sev beni. İçimde kopan kıyametleri görerek sev ve artıp duran pişmanlıklarımın bir yanından tutup kaldır beni pişman olmayacağım gözlerinin derinliklerine. Yalnızım sevdiğim ölmek teselli eder mi içimi? Bitirir mi bu kimsesizliğimi.
Akşam iniyor bulutlarıma bak. Yağmur yağıyor Ankara'nın caddelerine ben senle yürürmüşüm gibi adımlıyorum odamın sensizliğini. Yüreğimi kesip duruyor mesafeler. Ve özlemlerime noktasını koyamıyor kavuşmaya işaretlenmiş takvimler. Yanağıma yağmurlar sür sevdiğim içinde az ferahlık olan yağmurlar sür. Bugün ihtiyacı var yalnızlığımın, yalnızlığına. Bugün ihtiyacı var yarım kalmışlığımın, yarım kalmışlığına. Hüzünlerimi sarmala sevdiğim, gözlerimin kıyısından eksilmeyen yaşlarımı kurut mesafesi yürek olan şehirlerinden. Bugün sev beni sevginin en gerçeğiyle. Mevsim bahar sevdiğim, hüznüm de ayrılık var, gönlüme dar geliyor bu yüzden bütün mekânlar. Gel ve kurtar beni. Gözlerime hüzün kaçtı, uyut beni.