Sarmaşık Ve Günebakan
Bir bahçede yaşayan günebakan,güneşe aşıkmış. Her gün sabahı sabah eder, sevdiğinin yüzünü görmek için büyük özlem duyarmış. Güneş de ona aşıkmış. Ama uzaktan uzağaymış sevgileri, birbirlerine açılamadan, bakışmalarla duygularını ifade ediyorlarmış. Bu bile yetiyormuş onlara.
Güneş her sabah sevdiğini görmek için en mutlu, en parlak,en sıcak ışıklarını saçarmış. Günebakanın da sevgisi o kadar güçlüymüş ki,güneş ne tarafa gitse yüzünü o yöne çevirir, akşam güneş gi ttiğinde ise,büyük bir kederle başını öne eğer, tekrar sabahın olmasını beklermiş.
Tüm sevda hikayelerinde bir arabozan olur ya? Aynı bahçede yaşayan sarmaşık da günebakana aşık olmuş. İçten içe onu seviyormuş,sevgisi o kadar büyükmüş ki, günebakanın başka bir yere bile bakmasına dayanamıyormuş. Onun güneşe olan tutkusu çıldırtıyor, kıskançlıktan çatlıyormuş. Onu kendime nasıl çevirebilirim düşüncesindeymiş. Sonunda onu sürekli kendime çevirebilirsem belki bana aşık olur, benden başkasını gözü görmez, güneşi göremezse onu unutur diyerek, her şeyi göze almış ve günebakanın vücuduna sımsıkı sarılmış.
Günebakan güneşe bakmak için çabaladıkça sarmaşık sımsıkı kollarıyla onu kendine çevirmiş. Zavallı günebakan ne yaparsa yapsın boşunaymış.Sarmaşık onu çok sıkıyormuş, derdini bir türlü anlatamamış, aslında güneşe aşık olduğunu,sarmaşığı sevmediğini söyleyememiş.Güneş de kahroluyormuş, ama o kadar uzaktaymış ki bir türlü sevdiğine yardım edemiyormuş.
Sarmaşık karşılıksız da olsa günebakana yakın olmanın,ona sarılabilmenin mutluluğunu yaşıyormuş. . Ama onu ne kadar incittiğinin,ne kadar kederlere ittiğinin, ne kadar zayıflattığının farkında bile değilmiş. ”Olsun, zamanla beni sever”diyormuş. Bir sabah güneş doğmuş yine,ama günebakanın başı yere eğikmiş, saatler geçmiş,hala günebakan hareketsiz başı önündeymiş. Sarmaşık güçlü kollarıyla sarsmış onu,ama günebakan hareket etmiyormuş. Günlerdir sarmaşığın sımsıkı sarılı kolları, onu nefessiz bırakmış, bir . şey yapamamanın çaresizliği, onun yaşama olan bağlılığını koparmış, hayattan zevk alamaz olmanın haliyle günebakan ölmüş.
Sarmaşık o zaman anlamış yaptığı yanlışlığı,onu çok sıktığını,aslında buna hiç hakkı olmadığını anlamış anlamasına ama iş işten geçmiş. Onu ebediyen kaybetmiş.
Eskiler der ki;
“Her zaman aramızda sarmaşıklar bulunur.Hiç hoşlanmadığımız halde bizi kendilerine zorla bağlamak isterler. Bizim onu istemediğimizi anlamaz ve bizleri sıkarlar. Bazı insanlar onu kırmamak için, onu istemediklerini söyleyemez,ama yaşadığı sıkıntıyı da içine atarlar,zararı kendilerine olur. Bazısı da direkt olarak söyler onu hiç sevmediğini, onun bu sıkma huyundan hoşlanmadığını,bu defa sarmaşık kırılır”
Uzun lafın kısası her zaman güneş,günebakan ve . sarmaşığın hikayesi yaşar ve yaşamaya devam eder, nesilden nesile anlatılır.
Bir bahçede yaşayan günebakan,güneşe aşıkmış. Her gün sabahı sabah eder, sevdiğinin yüzünü görmek için büyük özlem duyarmış. Güneş de ona aşıkmış. Ama uzaktan uzağaymış sevgileri, birbirlerine açılamadan, bakışmalarla duygularını ifade ediyorlarmış. Bu bile yetiyormuş onlara.
Güneş her sabah sevdiğini görmek için en mutlu, en parlak,en sıcak ışıklarını saçarmış. Günebakanın da sevgisi o kadar güçlüymüş ki,güneş ne tarafa gitse yüzünü o yöne çevirir, akşam güneş gi ttiğinde ise,büyük bir kederle başını öne eğer, tekrar sabahın olmasını beklermiş.
Tüm sevda hikayelerinde bir arabozan olur ya? Aynı bahçede yaşayan sarmaşık da günebakana aşık olmuş. İçten içe onu seviyormuş,sevgisi o kadar büyükmüş ki, günebakanın başka bir yere bile bakmasına dayanamıyormuş. Onun güneşe olan tutkusu çıldırtıyor, kıskançlıktan çatlıyormuş. Onu kendime nasıl çevirebilirim düşüncesindeymiş. Sonunda onu sürekli kendime çevirebilirsem belki bana aşık olur, benden başkasını gözü görmez, güneşi göremezse onu unutur diyerek, her şeyi göze almış ve günebakanın vücuduna sımsıkı sarılmış.
Günebakan güneşe bakmak için çabaladıkça sarmaşık sımsıkı kollarıyla onu kendine çevirmiş. Zavallı günebakan ne yaparsa yapsın boşunaymış.Sarmaşık onu çok sıkıyormuş, derdini bir türlü anlatamamış, aslında güneşe aşık olduğunu,sarmaşığı sevmediğini söyleyememiş.Güneş de kahroluyormuş, ama o kadar uzaktaymış ki bir türlü sevdiğine yardım edemiyormuş.
Sarmaşık karşılıksız da olsa günebakana yakın olmanın,ona sarılabilmenin mutluluğunu yaşıyormuş. . Ama onu ne kadar incittiğinin,ne kadar kederlere ittiğinin, ne kadar zayıflattığının farkında bile değilmiş. ”Olsun, zamanla beni sever”diyormuş. Bir sabah güneş doğmuş yine,ama günebakanın başı yere eğikmiş, saatler geçmiş,hala günebakan hareketsiz başı önündeymiş. Sarmaşık güçlü kollarıyla sarsmış onu,ama günebakan hareket etmiyormuş. Günlerdir sarmaşığın sımsıkı sarılı kolları, onu nefessiz bırakmış, bir . şey yapamamanın çaresizliği, onun yaşama olan bağlılığını koparmış, hayattan zevk alamaz olmanın haliyle günebakan ölmüş.
Sarmaşık o zaman anlamış yaptığı yanlışlığı,onu çok sıktığını,aslında buna hiç hakkı olmadığını anlamış anlamasına ama iş işten geçmiş. Onu ebediyen kaybetmiş.
Eskiler der ki;
“Her zaman aramızda sarmaşıklar bulunur.Hiç hoşlanmadığımız halde bizi kendilerine zorla bağlamak isterler. Bizim onu istemediğimizi anlamaz ve bizleri sıkarlar. Bazı insanlar onu kırmamak için, onu istemediklerini söyleyemez,ama yaşadığı sıkıntıyı da içine atarlar,zararı kendilerine olur. Bazısı da direkt olarak söyler onu hiç sevmediğini, onun bu sıkma huyundan hoşlanmadığını,bu defa sarmaşık kırılır”
Uzun lafın kısası her zaman güneş,günebakan ve . sarmaşığın hikayesi yaşar ve yaşamaya devam eder, nesilden nesile anlatılır.